28 Eylül 2007 Cuma

MARMARİSTEN GÜNÜBİRLİK GEZİLER

Marmaris merkezi antik kentlere ve görülmesi gereken yerlere günü birlik gidip dönmek için en uygun çıkış noktasıdır.Günübirlik geziler için özel araba, minibüs,otobüs gibi araçlar kullanılabilir. Kentteki turizm büroları da gruplar için ekonomik turlar düzenlemektedir. Bu gezilerde antik alanların ve doğal güzelliklerin gezilmesi birleştirilirse zaman daha doğru kullanılmış olur.

Netsel Marina
Marmaris koyunun ve çevresinin yat turizmine elverişli olması büyük bir yat limanının yapılmasını gerektirmiştir. Bu düşünceyle yapımına başlanan marina 1990 yılında bin 100 kapasiteli 3 marina ve bin 200 yat kapasiteli 9 yat çekek yeri olarak hizmete girmiştir. Böylece mavi yolculuğun merkezi ve Ege’nin en büyük modern marinası Netsel yabancı yatçıların en çok uğradığı yerlerden biri olmuştur. Küçük ama sevimli modern çarşısı ve lokantaları vardır.

Günnücek Mesire Yeri
Şehir merkezine 1 kilometre uzaklıktadır. Marmaris koyunun doğusunda, 400 metre uzunluğunda, sığ ve ince kumlu bir sahildir. Alan, sığla yağı elde edilen günnük ağaçlarıyla (Liquidambar styrambar) kaplıdır. Orman idaresi tarafından piknik alanı olarak düzenlenmiştir.Bilindiği gibi günnük ormanları dünyada pek az yerde bulunmaktadır. İçinden suyu kışın çoğalan, yazın azalan bir dere akmaktadır.

Aktaş
Sahilden Yalancı Boğaz’a giden yolun 3. kilometresinde ufak bir yerleşim alanıdır. Kuzey yönü ormanlık tepelerle çevrili, gürültüden uzak, sakin bir köşedir. Plajının kumu incedir. Marmaris’in gece manzarasının en güzel göründüğü yerlerden biridir. Adını deniz kenarındaki yüksek bir ak kayadan almıştır. Kalınabilecek birkaç motel vardır.

Adaağzı
Aktaş’tan devam eden yol 2 kilometre sonra Adaağzı’ndan geçer. Burası yeni bir yerleşim alanı olma yolundadır. Marmaris koyunun deniz sporlarına uygun bir köşesidir.

Yalancı Boğaz ve Cennet Adası (Nimara)
Marmaris’ten gelip Aktaş, Adaağzı ve Yalancı Boğazı geçen yol burada son bulur. Bu yol 8 kilometredir. Burası Yalancı Boğaz diye isimlendirilen 800 metre uzunluğunda bir koridorla ana karaya bağlı olduğundan aslında bir yarımadadır. Bu efsanelerden biri, bu koridorun üzerinde kabri bulunan Eren Dede’yle ilgilidir.Yalancı Boğaz bugün teknelerin çekçek, tamir ve kalafat yeridir.Güzelliğinden dolayı Cennet olarak isimlendirilen bu yarımada, antik dönemde Nimara adındaki bir yerleşim alanıdır. Adada tarihi kalıntılar ve mağara görülecek yerlerdendir.Bu harika manzaralı yarımadanın patika yollarında yapılan yürüyüşler pek keyifli olur. Yarımadaya karadan olduğu gibi denizden motorlarla da ulaşılabilir. Adadan Marmaris ve koyun görünümü ayrı bir güzelliktedir.

Armutalan
Marmaris ilçesine komşu Armutalan’ın etrafı ormanlık tepelerle çevrili olup doğu yönü denize bakmaktadır. Coğrafi konumu ve olağanüstü panoramasıyla kısa sürede hızlı bir gelişme göstermiştir. Turizme hizmet veren otel,motel ve sosyal tesis sayısı hızla artmaktadır. Gürültüden uzak oluşu havasının ve suyunun güzelliği, ilçe merkezinin hemen bitişiğinde bulunması önemli bir özelliğidir. Bu nedenle yaz ve kış aylarında oturmak isteyenlerin, emeklilerin tercih ettikleri bir beldedir. Nüfusu 14 bine yaklaşmaktadır.

Beldibi
Marmaris ilçesi ve Armutalan beldesiyle komşudur. Coğrafi olarak batıda Çetibeli’nden gelen Karadere Vadisi’nin ovaya açılan bölümünde eski bir yerleşim alanıdır. Tarihi Fiskos kenti de hemen bitişiğinde, Asar Tepesi’ndedir. Tüm Marmaris çevresinde olduğu gibi burası da ormanlık tepelerle çevrili bir doğanın içindedir. 1995’li yıllara kadar sebzecilik ve meyvecilikle geçinen köy hızla gelişerek konut alanına dönüşmüştür. Merkeze uzaklığı bir kilometredir. Nüfusu 6 bin kadardır.

İçmeler
Marmaris’e 8 kilometre uzaklıktadır. Son yıllarda büyük gelişme gösteren, modern bir tatil beldesidir. Sahili oldukça sığ, kumu incedir. Su sporlarının her çeşidi yapılmaktadır. Meraklılarına hizmet veren dalış kursları vardır. Turistlerin her türlü gereksinimlerini karşılayabilecekleri otelleri, motelleri, çarşısı, pazarı, eğlence yerleri gelişmiş ve kalitelidir. Kent merkezinden çok sık hareket eden motorlarla İçmeler’e denizden ulaşmanın ayrı bir zevki vardır.Yerli nüfusu 10 bin civarındadır.

Turunç
Marmaris’e karadan 21 kilometre, denizden 5 mil uzaklıktadır. Nüfusu 3.500 civarındadır. Karayolu üzerinde İçmeler’in virajlarla çıkılan tepelerinden Marmaris koyunun görünüşü olağanüstü güzelliktedir.Yine tepelerden Turunç’a inen virajlı yol seyrine doyum olmaz güzellikte manzaralar sergiler. Turunç’a denizden gidildiğinde denizin ve sahillerin bir başka güzel olduğu görülür.Turunç çevrede ilk mavi bayrak ödülünü alan beldedir. Her türlü konaklamaya uygun otel,motel ve pansiyon turistlerin hizmetindedir. Sosyal hizmetleri güçlüdür, çarşısı, pazarı, esnafı her zaman her konuda yardımcı olmaya çalışır. Pek çok yabancı, huzur ve sükunetinden dolayı yerleşmek için Turunç’u seçmektedir. Amos antik kenti de Turunç’un çok yakınında bulunmaktadır.

Kumlubük
Turunç üzerinden Marmaris’e uzaklığı 26 kilometredir. Denizin temizliği, kumunun güzelliği, çevresinin doğal zenginliği ile tanınmıştır. Dağ yürüyüşleri de çevreyi tanımak isteyenleri memnun etmektedir. Özellikle güneydoğu istikametindeki bir yürüyüşte karşılaşılan mağara herkesi şaşırtır. Bu mağaranın 5.000 yıl önce ilk yerleşime sahne olmuş olduğu sanılmaktadır.Girişi 4 metre kadardır. İçerde galeriler, sarkıtlar ve dikitler bulunur.Yeni keşfedildiğinden henüz bilimsel bir araştırma yapılmamıştır ve tescil edilmediğinden hiçbir yayında yer almamaktadır. Kumlubük’ün konuklarını memnun eden lokanta ve otelleri vardır. Denizden ve karadan yapılan günlük turların uğrak yerlerindendir.

Bayır
Marmaris, İçmeler ve Turunç sapağından sağa sapılan yol 20. kilometrede Bayır köyünden geçer. Pınarı’yla gelen geçeni ve çevresini serinleten, gölgelik bir yerdir. Vadiye bakan güzel bir peyzajı vardır. Turistlerin bu güzelliği meydana getiren ve bin senelik olduğu söylenen çınar ağacının etrafında dolaşarak halay çekmeleri, dilekte bulunmaları buraya ayrı bir neşe ve özellik katar. Çınar altındaki kahvede kahve, çay ve meşrubat ve odun ateşinde pişirilen bazlama yanında ayran da içilebilir.

Osmaniye
Bayır yanında Osmaniye köyü vardır.Burası çevrenin en yüksek ve ormanlık yeridir. Halkı hayvancılık ve arıcılıkla uğraşır. Osmaniye ünlü Marmaris çam balının en çok üretildiği köydür. Nüfusu 650 civarındadır.

Çiftlik
Karadan İçmeler-Bayır üzerinden 26 kilometrelik karayoluyla gidilebildiği gibi denizden de ulaşılabilir. Deniz üstünün ve altının çok güzel olduğu Çiftlik kumsal bir koydur. Marmaris’ten ve çevreden günübirlik gezi teknelerinin uğrak yerlerinden biridir. Bir tatil sitesi, dört yıldızlı bir oteli, birkaç pansiyonuyla birkaç çardak restoranı ve ufak bir çarşısı vardır. Sahilin karşısında özel mülkiyete ait ufak bir adacık yer almaktadır.

Gerbekilise –Gerbekse
Çiftliğin hemen yanında bulunan ve halkın Gerbekse dediği bu güzel koy adını buradaki bir kilise kalıntısından almıştır. Koyun uç tarafında birkaç tarihi kalıntı daha bulunmaktadır. Buralarda sualtı bir başka güzeldir ve dalmak için idealdir. Mavi yolculukta en çok uğranılan bir koydur.

Hisarönü
Marmaris-Datça yolu üzerinde 18. kilometrede, ana yolun sol tarafındadır .Hisarönü Körfezi’nin iki küçük koyuna hakim bir panoraması vardır. Doğası ve havası güzel, yazın arana serin bir rüzgarı vardır. Denizi biraz dalgalı olmakla beraber hareketli denizi sevenler için tercih sebebidir. Özellikle rüzgarın denizden karaya esmesi nedeniyle sörf sporu için çok elverişlidir. Sahilde kalınabilecek otel, motel ve pansiyonları vardır. Doğayı, sade bir hayatı ve kampçılığı sevenler için nadir yörelerden biridir.Yerli nüfusu 3 bin 500 civarındadır.

Orhaniye
Marmaris’ten Hisarönü ve Bozburun’a giden yolun 30. kilometresinde Hisarönü Körfezi’nin nefis bir koyuna gelinir. Koyda Kız Kumu adı verilen ve deniz suyunun alçalıp yükselmesiyle oluşan doğal yapı olağanüstü bir görünüm sergiler. Deniz kıyısında yaklaşık 750 metre uzunluğundaki bu kırmızımtırak yolla ilgili çeşitli efsaneler anlatılır. Marmaris’te kesinlikle görülmesi gereken bu olağanüstü manzaralı koyda kalınabilecek birkaç pansiyon ve lokanta turistlere hizmet vermektedir. Orhaniye’de yeni kurulan bir yat limanı da çalışmaya başlamıştır. Koydaki bir adacık üzerinde kale duvarları görülen antik dönemden kalıntılar bulunmaktadır. Köyün yerli nüfusu bin kadardır.

Turgut ve Şelale
Marmaris-Hisarönü yoluyla Orhaniye’den geçilerek 35. kilometrede Turgut’a gelinir. Antik sit alanı olan köy bu nedenle bakirliğini korumuştur. Turizme açılmadığı için henüz sakin kalan yörelerden biridir. Panoraması güzel, sahili güzel, kumsalı güzel, havası güzeldir. Sahilde hizmet veren lokantası vardır. Köy şelalesiyle ünlüdür. Köy merkezinden şelaleye giden yol üzerinde yaklaşık bir kilometre mesafede sağ yamaçta, kolay fark edilemeyen antik bir yapı yer alır. Kısa bir süre önce arkeologlar bu yapının İÖ 3-4. yüzyıllara ait Diyagoras adında bir savaşçının anıt mezarı olduğunu belirlemişlerdir. Şelale suyla ormanın sarmaş dolaş olduğu bir cennet bahçesidir. Burası özellikle yaz aylarında serinlemek için aranılan bir köşedir.Yürümeyi sevenlerin suyun kaynağına kadar gidip gelmesi tavsiye edilir. Şelale 6- 7 metre yükseklikten dökülmekte, meydana gelen ufak gölcükte yüzülebilmektedir. Eski bir değirmen kalıntısının önünde ateşte pişirilen bazlamayla içilecek soğuk ayran acıkanlar için güzel bir ziyafettir. Ayrıca çardak lokantası da vardır. Şelale safari yapanların da uğradığı sevilen yerlerden biridir.

Selimiye
Marmaris Hisarönü yolundan 45. kilometrededir. Selimiye Hisarönü Körfezi’nin en güzel koylarından biridir. Doğal güzellikler ve tarihi kalıntıları bakımından önemli bir köydür. Özellikle badem ağaçları çiçeklendiğinde manzarasının seyrine doyum olmaz. Çevrenin en güzel mehtabı koyun batı yönünden izlenir. Tepelere tırmanan Bozburun yolunun her köşesinden seyredilebilen koy panoraması ayrı güzelliktedir. Balığın belki en tazesi ve lezzetlisi Selimiye’de yenmektedir. Kalınabilecek birkaç otel,motel, pansiyonu ve restoranları vardır. Kıyıları bazen kumsal bazen kayalıktır. İsteyen istediği gibi, istediği yerde denize girebilir. Selimiye, Marmaris’e her gelen doğa meraklısı turistin sessiz sedasız arayıp bulduğu; doğası muhteşem, yaşantısı mütevazı, gönül dostu bir balıkçı köyüdür. Köyün nüfusu bin 100 kadardır.

Bozburun
Hisarönü ve Selimiye üzerinden Marmaris-Bozburun arası 52 kilometredir. Nüfusu 2 bini aşmaktadır. Yol güzergahı doyum olmaz manzaralar sergiler. Kasaba Bozburun Yarımadası’nın uç noktasındadır. Marmaris çevresinin bakir kalmış dinlenme yörelerindendir. Küçük fakat neşeli bir limanı vardır. Mavi tur teknelerinin önemli bir uğrak yeridir. Motel, pansiyon ve lokantaları oldukça iyi hizmet verir. Denizi temiz, çevresi koylarla çevrilidir. Koyda motor gezileri turistlerin başlıca eğlencelerindendir. Büyük kentlerden gelip ev yaparak yerleşen yazlıkçılar vardır. Bozburun, yörede gulet yapımıyla tanınmış, son yıllarda bir aşama yaparak 30 metre boyunda tekneler yapılmaya başlanmıştır

Söğüt
Söğüt’e Marmaris’ten İçmeler ve Bayır üzerinden 45 kilometrelik bir yolla ya da Marmaris, Hisarönü ve Selimiye üzerinden gidilebilir. Bayır üzerinden giden yol ormanlar arasından, Selimiye üzerinden giden kısa yolsa sahil ve koylardan geçer. Yolun birinden gitmek, diğerinden dönmek çok zevkli olur. Söğüt Bozburun Yarımadası’nın Sömbeki Körfezi’nde tenha bir köydür. Çok güzel manzaralı iki mahallesinden biri Şirinyer diğeri Cumhuriyet’tir(Saranda). Her iki mahallede de birkaç mütevazı pansiyonla birkaç lokanta turistlere hizmet verir. Lokantada her zaman balık bulunur. Çevrede badem, harup ve zeytin ağaçları yer almaktadır. Tarifeli minibüs seferi vardır. Nüfusu 2 bin 500’dür.

Taşlıca – Fenaket
Söğüt’ten devam eden yol 5 kilometre sonra son durak olarak Taşlıca’ya varır. Dağ yamacından yükselerek gidilen yolda Sömbeki Körfezi, yarımadalar ve adalar son derece güzel manzaralar sergiler. Köy yeni yapılan beş on bina dışında kuyularının bulunduğu yer bir tablo güzelliğindedir. Yakının da antik Foniks kentinin kalıntıları görülmektedir.

Serçe Limanı
Bozburun Yarmadası’nın güneyinde, Rodos’un karşı yakasında, ancak denizden ulaşılan bir limandır. Taşlıca’dan limana giden bir karayolu çalışması sürmektedir. Limanın kayalardan oyulmuş görkemli bir kapısı vardır. Koyun suyu temiz ve berraktır. Yapılan bir sualtı araştırmasında 11. yüzyıla ait batık ve içinde cam eşya bulunmuş ve bulunan parçalar Bodrum Sualtı Müzesi’ne gönderilmiştir. Serçe Limanı bu arkeolojik bulguların yeri olarak tanınmaktadır.

Kasara
Rodos Adası’nın karşısında, Serçe Limanı’nın bulunduğu koyda ufak bir ilkçağ kentidir. Önemli bir kalıntıya rastlanmamıştır. Liman yakınında Taşlıca köyünün Aziziye mahallesi yer almaktadır.

Bozukkale (Loryma)
İÖ 10. yüzyılda Rodos peraiasının merkezi olan Loryma (Bozukkale) tarihi kenti hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Karşılıklı surlarla dikdörtgen şeklinde uzanan kalenin dokuz kulesi vardır. Kale, kule ve burçlarıyla gayet iyi korunmuş, sağlam bir durumdadır. Kale’ye ‘bozuk’ sözünün yakıştırılmış olması kalenin bir yanının eksik oluşu ile ilgili olabilir. Kale Rodos’un karşı kıyısının savunma birimi olduğu kanısını uyandırmaktadır. Bozukkale Koyu’na İngiliz deniz haritalarında Oplosika Bükü denmesinden eskiden kıyıda bir tersane bulunduğu anlaşılmaktadır. Ege’de seyreden bütün yatlar Bozukkale’yi durak yeri olarak kullanırlar. Coğrafi durumu ve liman girişinin darlığı nedeniyle Peleponnes Deniz Savaşları’nda bu limanı Atina gemileri de kullanmıştır. İÖ 395 yılında Atina’lı kumandan Karor, Knidos savaşından önce gemilerini burada toplamış ve İÖ 305 yılında Antigonos’un oğlu Demetrios da Rodos’a yaptığı saldırı hazırlıkları için bu limanı seçmiştir.

Kıran Gölü
Loryma (Bozukkale) antik kentinin yakınında bulunmaktadır.Kışın dolan, yazın kuruyan, 30 metre çapında ufak bir gölcüktür. Çevresindeki diğer antik kentler gibi bu gölcüğün yanında Rodos’a bağlı tarihi bir kentin bulunduğu, günümüze ulaşabilen kalıntılardan anlaşılmaktadır. Kent karadan ulaşılması zor bir mevkide bulunduğundan önce Bozukkale Limanı’na kadar denizden gidilip oradan 2 saat kadar süren bir zorlu yürüyüşle antik alana varılabilir. Henüz kazı yapılmamış olduğundan bölge hakkında doyurucu bilgi bulunmamaktadır.

Çubucak
Marmaris’ten Datça’ya giden yolun 20. kilometresindedir. Plajı ve kumsaldan başlayan ormanıyla beğenilen bir kamp ve dinlenme yeridir. Günübirlik tesisleri geliştirilmiştir. Girişinde bir danışma bürosu, ayrıca bir marketi, kabin ve duşlu plajı bulunmaktadır. Çubucak’ta Mayıs ve Eylül ayları arası turizm açısından en hareketli aylardır.

Bencik Limanı ve Balıkaşıran
Hisarönü Körfezi’yle Gökova Körfezi’ni ayıran yarımadanın en dar yerinde, Hisarönü tarafında bulunan bir limandır. Burada geçmiş tarihi bir olay şöyle anlatılmaktadır:
İÖ 550’li yıllarda Persler Karya satrabı Harpagos komutasındaki orduyla Datça Yarımadası’na gelmişlerdi. Bunu haber alan Knidos’lular bir savunma hattı olarak yarımadanın bir kilometrelik en dar yerini kazarak açmak ve Gökova Körfezi’yle Hisarönü Körfezi’ni birleştirmek istemişlerdi. Böylece iki deniz birleşecek, yarımada tam bir ada olacak, savunma kolaylaşacaktı. Büyük gayretlerle çalışma başlamış, ancak çalışanların vücutlarının çeşitli yerlerinde, daha çok da gözlerinde yaralar açılmaya başlamıştı. Şaşıran Knidos’lular Delfi’deki Apollon Tapınağı’nın kahinine bunun nedenini sormuşlar, Pitya da şöyle cevap vermiş: ‘Kıstak ne kale ister ne de kazılmak. Zeus isteseydi kayayı da yapmaz mıydı sanki?’ Bunun üzerine çalışmadan vazgeçilmiş ve sonuçta Persler Knidos’a da sahip olmuşlardır.

Gebekum
Marmaris-Datça yolunun sol tarafında Perili Köşk yazan tabeladan sapılınca bir kilometre kadar sonra Gebekum’a ulaşılır. Manzarası güzeldir, denize girilebilecek çok geniş bir kumsalı vardır. Karşısındaki adaya sığ bir yolla bağlıdır. Kıyıda Perili Köşk adıyla tanınan ve değişik mimarisi beğenilen bir tesis vardır.

Reşadiye
Reşadiye Datça’nın şirin bir mahallesidir. Burada 200 yıl kadar önce yapıldığı sanılan M.Ali Ağa Konağı meraklılarınca görülmeğe değer tarihi ve mimari bir eserdir. Konak beş dönümlük bir arazi içinde yer almaktadır. Alt kat yığma taş, üst kat ahşap karkas ve dolgudur. Konağın en ilgi çeken yanı iç mekan süslemelerinin Anadolu’daki benzer konakların geleneksel süslemelerine benzemesidir. Yıkık durumdaki bina yeni sahibi tarafından restore edilip kurtarılmıştır.

Datça
Marmaris’le Datça arası 68 kilometredir. Nüfusu merkezde 6.500 kadardır. Geçmişte eski Knidos antik kentinin yakınına kurulmuştur. İlçe ve çevresi günümüzde modern bir yapılaşma sürecine girmiştir. Yapılar Akdeniz mimarisi özelliğini taşımaktadır. Datça tarihi kalıntıları, zengin doğası, sağlık veren havası, tertemiz denizi, 100 kadar koyu ve kumsalı, su sporları olanağı ve bunaltmayan sıcağıyla ün yapmış bir turizm köşesidir. Ünlü tarihçi Strabon ‘Tanrı yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını istiyorsa onu Datça Yarımadası’na bırakır’ demekle bir gerçeği ifade etmiştir. Muğla iline bağlı önemli ve şirin bir ilçe olan Datça aynı adla anılan yarımadanın ortasında yer almaktadır. Güney sahillerindeki Mesudiye, Palamutbükü, Domuz Çukuru, Kara İncir ve Değirmen koyları tatilcilerin çok sevdiği ve yaz aylarında konakladıkları turistik yerlerdir. Datça’nın iç kilometre yakınında olan Eski Datça mahallesi son yıllarda rağbet görmeye başlamış, eski harap binalar restorasyonlarla kimliklerine kavuşturulmuştur.Yollar ve çevre de karakterlerine sadık kalınarak yenilenmiştir.

Burgaz (Eski Knidos)
Datça ilçe merkezine 2 kilometre uzaklıktadır. Dorlar tarafından kurulan Eski Knidos kentinin burası olduğu sanılır.1993 yılından bu yana yapılmakta olan kazılarda Helenistik dönem öncesine ait bulgular elde edilmiştir. Kent sur duvarlarıyla çevrilmiştir. Sahilin sığ olan yerlerinde deniz surları ve iki liman kalıntısı görülebilmektedir.

Knidos
İÖ 4. yüzyıl ortalarında Knidos’lular ekonomik nedenlerle eski kentlerini Tekir Burnu’na taşımış ve burayı 6 Dor şehrinin merkezi yapmışlardır. Tekir Burnu Datça kentinin 42 kilometre batısında ve güneybatı Anadolu’dan Ege Denizi’ne uzanan Datça Yarımadası’nın en uç noktasında önemli bir yerdir. Tarihi kadar coğrafyasıyla da ünlü olan ve çekici bir doğa güzelliğine sahip bulunan kentin biri ticari, diğeri askeri olmak üzere iki limanı vardır. Tarihçi Strabon askeri limanın 20 savaş gemisi için elverişli olduğunu, gereğinde liman ağzının zincirle kapatıldığını, güneydeki ikinci ticari limanınsa her iki yandan uzanan mendireği bulunduğunu yazmaktadır. Knidos 15 kilometre uzunluğunda bir surla çevrili olup sur üzerinde ikisi kuzeyde, biri doğuda olmak üzere üç kapısı bulunmaktaydı. Akropol kentin kuzeydoğu tepeciğinde yer alıyordu. İki tiyatrosu, bir odeonu, 2 tapınağı, bir stoa ve agorasıyla diğer kent yapıları olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Bunlar içinde belki en ilginç olanı Afrodit Tapınağıdır.
Buradaki kazılarda ünlü Knidos’lu heykeltıraş Praksiteles’in İÖ 4. yüzyılda yaptığı mermer Afrodit heykelinin yalnızca gövdesi bulunmuştur. Heykeltıraş bu heykeli Kos kentinin siparişi üzerine yapmış, ancak Kos’lular çıplak olarak yapılmış bu heykeli beğenmediklerinden Knidos’lular tarafından satın alınmıştır. Bizler şimdi yalnız Roma dönemi kopyalarından bu çıplak tanrıçayı seyredebiliyoruz. 1857’de Newton tarafından başlatılan kazılarda da önemli bir heykel olan ünlü Demeter heykeli bulunmuş ve British Museum’a gönderilmiştir.
Mermer, Datça yöresinin asil bir taşıdır ve Knidos mimaride mermeri en çok kullanan kent olmuştur. Mavi yolculuk yazarı Azra Erhat’ın dediği gibi ‘Bunu anlayabilmek için bir yandan yerinde kalmış mermerlere bakmak; bir yandan da British Museum’da başlı başına bir salonda sergilenmiş bulunan eserleri görüp düşünmek gerekir.’

Çamlık İskelesi
Marmaris-Muğla yolunun 12. kilometresinde sola sapılan yol 6 kilometre sonra Çamlık iskelesine ulaşır. Burası adından da anlaşıldığı gibi çamı bol bir alandır. Sedir Adası’na giden teknelerin durak yeridir. İskele meydanında bir büfe ve bir kahve ve ağaçlıklar arasında bir lokanta vardır.

Çamlı Köy
Çamlık İskelesinden 3 kilometre ötede ve Sedir Adası karşısındadır. Çamlı Köy de Karya’nın antik yerleşim alanlarından biri olmalıdır. Havası güzel, suyu temiz, manzarası hoş bir köşedir. Tercih edilen bir sahil ve dinlenme yeri olarak tanınır.

Boncuk
Çamlı köyünden devam eden yol 9 km sonra Boncuk’a ulaşır. Boncuk çevrenin çok sevilen koylarından biridir. Suyu berrak ve dinlendiricidir. Sahilde düzenli dikilmiş palmiye ağaçları olan bir dinlenme tesisi bulunmaktadır. Yalnızlık ve sükunet arayanlar ve kayalık yerde yüzmeyi sevenler için çok elverişli bir koydur. Tesisin hemen yanında bulunan küçük bir antik kalıntı tarih meraklıları için ilgi çekicidir.

Kedrae (Sedir Adası)
Kemre (Gökova) Körfezi’nde bulunan görülmeğe değer güzellikte, antik kalıntılarla dolu üçlü bir ada grubunun en büyüğüdür.
Adanın Tarihi
Tarihsel gelişmesini İÖ 6. yüzyıldan başlayarak izleyebildiğimiz Kedrae, Krya’nın önemli kantlerinden biriydi. Bazı kaynaklara göre Karya kral aileleri yazlarını bu adada geçirirlerdi. Daha sonraki yüzyıllarda bu adayı Rodos Periası’nın (karşı yakasının) önemli kasabalarından biri olarak görüyoruz. İÖ 454-428 yıllarında Karya birliğine katılan Kedrae daha sonra Attika-Delos Deniz Birliği’ne girmiştir. Ada bu birliğe önceleri yılda 3 bin, daha sonra 2 bin drahmi aidat ödüyordu. Marmaris’lilerin Sedir Adası dedikleri bu adanın ilk çağlardaki adının Cedrae olduğu bilinmektedir. Kelimenin kökü Cedrus’tur. Cedrus büyük boylara erişen bir ağaç türüdür ve yüzyıllar öncesinde ada ve çevresi bu ağaçlarla kaplı olduğundan bu isim adaya yakıştırılmış olabilir. Fakat günümüzde ne adada, ne de çevresinde bu ağaçtan eser kalmamıştır. Bugün ada makilerle, zeytin ve çam ağaçlarıyla kaplıdır. Resmi hazine kayıtlarında şehroğlu ya da şehroğlan Adası olarak geçer. Halikarnas Balıkçısı bu adaya Gülen adını koymuştur. Kleopatra adası, Şiir Adası, Aşk Adası, Balayı Adası adını yakıştıranlar da vardır. Bunlar hep adanın tarih ve güzelliğinden kaynaklanmaktadır.
Antik Kalıntılar
Ada kalıntılarıyla da büyük önem taşır. Kıyı şeridi yer yer kuleli surlarla çevrilidir. Sur içinde daha sonra Hıristiyanlar tarafından kiliseye çevrilen Dor stilinde bir tapınak ve Roma dönemi öncesine ait olması gereken bin 500 kişilik bir tiyatro, yuvarlak çatılı küçük yapılar, içleri kırmızı boyalı sarnıçlar, tüneller yer alır. Çevre antik yapılardan dağılmış sütun başlığı, üzerine resim ve rölyefler işlenmiş taşlarla doludur. Ada bir açık hava müzesi durumundadır. Arkeolojik değerlerin korunabilmesi için adada gecelemek yasaklanmıştır. Aynı zamanda büyük bir özelliği olan ada kumundan bir avuç dahi olsa alınmasına izin verilmemektedir.

Karacasöğüt
Marmaris-Muğla yolunun 11. kilometresindeki sapaktan sola dönen yoldan çamlıklar arasından geçerek Karacasöğüt’e varılır. Gökova Körfezi’nin iki güzel koyu önünüzdedir. Karaca ve Söğüt. Bu iki koy mavi yolculuk teknelerinin tercih ettikleri uğrak yerlerindendir. Sahili sığ ve kumu incedir. Köy sınırları içindeki ufak motel ve pansiyonlar turizme hizmet verirler. Yakındaki şelale ve mağaralar yeni yeni tanınmaktadır. Koyda Ankaralı yazlıkçıların güzel villaları vardır.

Euthena (Altın Sivrisi)
Marmaris’ten kuzeyde 10 kilometre, Karacasöğüt köyünden 2 kilometre uzaklıktadır. 609 metreyle çevrenin en yüksek tepesidir. Doruğa varmadan yamaçta bir nekropol (mezarlık), doruğa yaklaşınca da sur ve tapınak kalıntıları, kaya mezarları ve sarnıçlar görülür. Euthena Eski Çağ’da Rodos’a bağlı önemli bir yerleşim yeri olmuştur.

Amnistos
Karacasöğüt köyü yakınlarında Eski Çağ’da Rodos’a bağlı bir yerleşim yeridir. Surları günümüze kadar gelebilmiştir. Kıyıda antik bir iskele uzantısı görülmektedir.

Okluk Koyu İngiliz Limanı
Gidiş yönünde Karacasöğüt’ten sola ayrılan yol Okluk Koyu’ndan geçer. Diğer koylar gibi bu koy da ormanlarıyla yemyeşil, deniziyle masmavi renk armonileri sergiler; insanı öylesine etkiler ki kolay kolay ayrılamazsınız. Okluk Limanı’nın tekne bağlayabilecek iskelesi ve birkaç lokantası müşterilerine hizmet vermektedir. Koyun bu güzel manzarası içinde devlet büyüklerini ve konuklarını ağırlamak için Başbakanlık Konuk Evi yer almaktadır. Bu koya İngiliz Koyu denmekteyse de İngiliz Limanı daha da ileridedir. Okluk Limanı’ndan devam eden yol Mal Deresi sahilinden küçük Ayın Deresi ve Ayın Koyu’ndan geçerek Mal Bükü’nün sonunda koridor gibi uzayan, barınaklı İngiliz Limanı’na ulaşır. Bu liman doğal yapısı nedeni ile bütün rüzgarlara kapalı, her zaman sakin, huzurlu ve güvenlidir. II. Dünya Savaşı’nda Alman donanmasından kaçan İngiliz denizaltıları bu limana saklanmış, birkaç ay burada barınmışlardır. Bu tarihi hadise nedeniyle halk buraya İngiliz Limanı adını yakıştırmıştır.

Bördübet
Marmaris’ten Datça’ya giden yol 28. kilometrede sağa sapar, küçük küçük koyları geçerek 9 kilometre sonra Gökova Körfezi’nin en güzel koylarından Bördübet’e ulaşır. Köy ve çevresi doğal sit alanı olduğundan yapılaşma yaşanmamış, yöre bakir kalmıştır. Uzun yolun yorgunluğunu göze alıp buraya kadar gelenler tahmin etmedikleri güzellikte bir doğayla karşı karşıya kalırlar, güneşlenmenin , denizin ve tatilin tadını doya doya çıkarırlar. Koydan içerilere doğru ilerleyen ve gittikçe daralan bir azmak yatlara sığınak vazifesi görmektedir. Hemen yakındaki Amazon kamping ve bir otel çevreyi koruyan bilinçli bir çalışmayla çok iyi hizmet vermektedir.

Longöz
Bördübet ve Amazon’dan devam eden orman yoluyla Longöz’e ulaşılır. Ama mümkünse hayal edilemeyecek güzellikteki doğa harikası bu cennet köşeye denizden gidilmelidir. Denizden karaya adeta bir labirent gibi lokantanın varlığı sizi şaşırtacaktır. Ali Baba’nın odun ateşinde hazırladığı ızgaralar, yaprak dolmaları ve daha nice leziz yiyecekler unutulamayacak bir lezzetin anısı olarak hatıralarda kalır.

Çetibeli
Marmaris-Muğla yolunun 20. kilometresindeki Çetibeli mevkiinde şirin bir köydür. Ulu çınarlar altında, ufak bir çağlayanın şırıltısında yaz kış dinlenilecek ve yemek yenilecek bir tesisin bulunması çok sevindiricidir.Yine bu yol üzerinde yeni yeni dinlenme tesisleri ve restoranların da yer aldığı görülmektedir.

Gökova
Marmaris-Muğla yolu üzerinde 27. kilometrededir. Gökova sapağına girişteki yol bir kilometre boyunca okaliptus ağaçlarından oluşan doğal bir ağaç tünelinden geçer. Bu doğal tünelin verdiği güzellik duygusu ve heyecanı unutulamaz. Körfezin her köşesi ayrı bir güzellik sergiler. Mavi yolculuğun pek çok önemli koyu burada yer alır. Gökova Marmaris-Bodrum güzergahını en önemli parçasıdır. Bördübet, Karacasöğüt, Okluk, İngiliz Limanı, Longöz ve Yedi Adalar bu körfezin kucakladığı koylardır. Gökova’dan Sakartepe’ye tırmanan varyantlardan ovanın yeşiline karışan denizin mavisi unutulmayacak güzelliktedir. Körfezin, ovanın ve çevresinin güzelliğini sözcüklerle anlatabilmek kolay değildir.

Marmaris’te Günlük Körfez Turları
Marmaris ve çevresini denizden görmenin bambaşka bir zevki vardır. Sabahları saat 10’da başlayan deniz motoru turları akşam saat 19.00’da sona erer. Motorlar gezide genellikle şu rotayı takip ederler: Günnücek Ormanı, Aktaş, Adaağzı, Yalancı Boğaz, Bedir Adası, Cennet Adası, Akvaryum Koyu, Fosforlu Mağara, Kadırga Koyu, Kadırga Koyu’ndan dönülür ve sırasıyla Çiftlik, Kumlubük, Turunç’a uğranarak körfeze girilir. İçmeler ve yat limanı arasındaki sahil şeridi ve güneşin batışı seyredilerek limana gelinir.

Marmaris ve çevresinin önemli özelliklerinden biri de mavi yolculuktur. Gezi, araştırma, arkeoloji, macera, heyecan, spor, dinlenme, sevgi, saygı, hoşgörü, yaşam ve düşünce hep bu yolculuğun felsefesi içindedir. Bu nedenle ideal bir gezidir. Mavi yolculuk programına başlarken, onun fikriyatını ve felsefesini kuran ve ilk uygulayan ünlü tarihçi, yazar ve çevirmen Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı), yardımcısı ve arkadaşları Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, Şadan Gökovalı ve diğerlerini anmak için her mavi yolcu için bir kadirşinaslık vazifesi ve şükran borcudur.

Ülkemizin Ege ve Akdeniz sahillerini dolaşanlar, büyük antik kentlerin genelde kıyılarda olduğunu görürler. Dünyanın en güzel körfez ve koylarının da burada toplandığına şahit olurlar. Yine büyük uygarlıkların günümüze kadar dayanabilmiş kalıntılarını hayret ve hayranlıkla seyreder, geçmiş çağların nostaljisini yaşarlar. Güneşin en güzel doğuşu ve en güzel batışı mavi yolculukta seyredilir, deniz ürünlerinin en tazesi mavi yolculukta yenir, fotoğrafların en güzeli mavi yolculukta çekilir. Kayalık ve derin, kumsal ve sığ her koy ve sahil mavi yolcuların seçeneğinde ve emrindedir. Doğal bir dantel gibi işlenmiş kıyıların mavi ve yeşil tonlarının oluşturduğu renk armonileri yalnız mavi yolcuların görebildikleri bir fırsattır; unutulmayacak en güzel günler, dostluklar mavi yolculukla başlar ve sürer.

Hiç yorum yok: