28 Eylül 2007 Cuma

MARMARİS ÇEVRESİNDEKİ ANTİK KENTLER

Physkos
Antik Marmaris kentinin eski bazı kaynaklarda Physkos,Phiscus,Fiskos,Fineks olarak geçtiği görülür.Bilge Umar Kayra adlı araştırma kitabında Fiskos sözcüğü konusunda oldukça geniş bilgi vermektedir.Bu antik kent Marmaris limanının 2 kilometre kadar kuzeyinde,Asar Tepesi’nin yamacında kurulmuştur.Ancak günümüze Klasik ve Helenistik döneme ait surların temel kalıntılarından başka bir şey kalmamıştır.Ünlü tarihçi Heredotos bu tarihi kentten Marmarisisos’ta mutlu ve refah içinde yaşıyorlar.

Bizans tarihçisi Doukas da Mamalos adında bir Karya limanından söz etmektedir.Charles Texier Marmaris ve çevresini anlatırken yörede renkli mermer çıkarıldığını yazar.Gerek Marmarisisos,gerek Mamalos sözcükleri ‘mermer’sözcüğünü anımsattığından çevrenin mermerle ilişkisi açıktır.Nitekim Muğla ve çevresi çok eski dönemlerden beri işletilen mermer ocaklarına sahiptir.Zamanla koşulların değişmesiyle işletilmeyen bu ocaklar günümüzde yeniden çalıştırılmaya başlanmıştır.15. yüzyılın ünlü denizcisi Piri Reis Kitab-ı Bahriye’sinde ve haritasında Mermeris sözcüğünü kullanmıştır.Saydığımız nedenlerle bu sözcük,kente uygun düşmektedir.Yeni araştırmalar Marmaris yakınlarında eski mermer ocaklarının varlığını ortaya çıkarabilir.Bugün gelişmiş olan kent antlik dönemde Fiskos’un iskelesi olmuş olabilir.Zaman içinde Fiskos gerilerken,liman çevresinde yeni bir yerleşim alanının gelişmiş olduğu da düşünülebilir.Herodotos’un bahsettiği Marmarisisos da belki o zamanlar gelişmekte olan bu yerin adıdır.

Elbette bu yazdıklarımız bir varsayımdır.Nitekim ‘Marmaris Kasabasının Kısa Tarihçesi adlı yazısında 0.Levent Seral da Marmaris’in tarih boyunca aldığı isimleri aşağıdaki gibi sıralayıp görüşünü şöyle belirtilmiştir:’Marmaris’in tarih içinde aldığı isimler sırasıyla;Physcus ya da Fiscus,Fisco,Porto Fisko,Vischa,Mamula,Mamalos,Marmara,Porta di Marmora,Marmarista,Marmariçe,Mermeris ve Marmaris şeklilerinde sayılabilir.Bundan başka; idari ve dini yönetim bölgesi olarak;Pereia Rodhionou,Paraea Rodhiorum,Proto Lykia ve Sevahil-i Menteşa adlarıyla tanıyor idi…Yazılı metinlerin çoğu Yunanca olduğundan;yabancı ve bilhassa Luvi kökenli kelimelerin Yunanca’nın yazılış ve anlam çerçevesine sokulmaya çalışıldığı tabidir.Burada kelimelerin hangi manayı taşıdıkları bilgi azlığından dolayı çözülememekle beraber, hatırlanması gereken husus;Marmara Denizi,Marmara Adası’yla Marmaracık,Göl Marmara,Dağ Marmara gibi İç Anadolu kentlerinin ve nihayet Marmaris’in ortak benzerliğinin mermer taşı olmayıp hepsinin bir göl veya göle benzer bir küçük iç deniz kenarında bulunmasıdır.’’

Amos
Burası Marmaris koyunun Turunç beldesi yakınında görülmeye değer antik kentlerden biridir.Denizi,doğası ve arkeolojik kalıntılarıyla ilgi çekmektedir.İÖ 4.yüzyılda surlarla çevrilmiş olan Amos’un çevresini ve kuşbakışı harika manzarasını görmek isteyenlerin biraz zahmete ve yorgunluğa katlanmaları gerekir.Denizden gelenler Hisar Burnu’ndan tepeye çıkabilmek için yokuş olan ve yola dağılmış bulunan büyük taşların üzerinden atlayarak tırmanmak zorunda kalırlar.Yüksek bir tepeden görkemli manzarayı seyredenler yorgunluklarını çabuk unuturlar.Yorulmak istemeyenler antik alana Marmaris-Turunç karayoluyla ulaşabilirler.Antik çağların bu önemli kentinden günümüze kalan sadece sur içinde harap bir akropol,bir tapınak ve bir tiyatrodur.

Kastabos
Marmaris-Datça yolunun 18. kilometresinde görülmeye başlayan Hisarönü Körfezi’nin manzarasına doyum olmaz.Körfezin denizden üç yüz metre yükseklikteki Pazarlık Tepesi’nde bir Yunan tapınağı bulunmuştur.Prof.Cook ve George Bean tarafından yapılan yeni araştırmalarda bu tapınağın Hemitea Tapınağı olduğu anlaşılmıştır.Hemitea çağlar boyunca adına festivaller düzenlenen ve mitolojide yer alan,hastalara şifa dağıtıp hamile kadınların yardımına koşan yarı tanrıçadır.1959-1960 yıllarında yapılan iki kısa kazıda normal boydan büyük,başı ve omuzları olmayan mermer bir heykelle birkaç parça tarihi eser ve toprak kandil bulunmuştur.Tepede,tapınağın yakınında iki bina ve tepenin altında 5000 kişilik bir tiyatroyla ev kalıntıları görülmektedir.Bu antik kalıntılardan çevrenin doğal güzelliğini seyretmenin insana verdiği güzellik duygusunu sözcüklerle anlatmak olanaksızdır.

Bibassos
Burası da diğer tarihi kentler gibi antik dönemden zamanımıza ulaşabilmiştir.Hisarönü Körfezi’nde, Orhaniye köyünün deniz manzaralı dik ve kayalık tepesi üzerinde bulunmaktadır.Az sayıda kalıntı ve koydaki küçük ada üzerinde bir kale kalıntısı vardır.

Erine
Erine’ye Hisarönü köyünden 3 kilometrelik bir orman yoluyla gidilir.Erine Helen ve Roma dönemi kalıntılarıyla tanınır.Yapıların tamamına yakını toprak altındadır.

Sirna
Marmaris-Bozburun yolunun 20. kilometresinde Bayır mevkiindedir.Sirna’dan günümüze ulaşan masalımsı tarih bilgisi şöyladir: Karya kralının kızı Sirna, Troya savaşında Asklepyus’un oğlu ve Yunan ordusunun doktoru Podaleryus’la evlenir.Kral bir düğün hediyesi olarak damadına Loryma Yarımadası’nı verir, damat da bu bölgede iki yeni kent kurar ve kentlerden birine karısının adını verir.Ancak bu kentten günümüze herhangi bir tarihi kalıntı kalmamıştır.

Hidas
Edirane-Bilbassos yolu üzerinde Marmaris’ten 35 kilometre uzaklıktadır.Helenistik çağdan günümüze kadar gelebilmiş sur kalıntıları ve bu kalıntıların güney tarafında kare planlı bir anıt mezar bulunmaktadır.Antik kent ise Selimiye Koyu’ndadır.

Timnos
Rodos’un karşı yakasında, Bozburun’da bir yerleşim yeri olduğu tahmin ediliyor.Çok sayıda yazıt bulunmuşsa da antik yapılara rastlanmamıştır.

Tissanos
Bu tarihi kent Symi (Sömbeki) Adası’nın karşısında, Söğüt Koyu’nda bulunmaktadır.Tarihi kalıntıları Saranda (Cumhuriyet) mahallesinin yakınındadır.Akropol köy okulunun arkasındaki bir tepeciktedir.Surla çevrili akropolün batı ucu Bozburun Limanı’na bakar.Helen,Roma ve Bizans dönemlerini yaşamıştır.Söğüt köyü sahiline yakın dört küçük adacık vardır.Bunlar Söğüt,Zeytinlik,Değirmen ve Fenaket adalarıdır.Söğüt Adası’nda Bizans döneminden kalmış bir kiliseyer almaktadır.Mersin Burnu’nda ise eski bir manastır,bir kuyu,taştan bir çeşme ve bir de değirmen vardır.

Föniks
Bir ilkçağ kenti olan Föniks bugünkü Taşlıca (Fenaket) köyünün yakınındadır. Taşlıca’yla eski kent arasındaki yolda kayaya oyulmuş mezarlar, duvarlar ve yapı kalıntıları görülmekte, duvarlar Helen çağı işçiliğine benzemektedir. Asar Tepesi’nde surlardan kalma bazı bölümler ve bir de üzerinde yazıları okunamayacak kadar silinmiş bir kaya dikkati çeker.Akropol kent yapısına elverişli bir düzlüktedir.Hemen yakında Sindili adındaki eski bir köyün halkı 1950’li yıllarda burayı terk ederek Fenaket’e göçmüştür.

Hiç yorum yok: